Hüküm Vakti Geliyor – Yargıç Dredd

Filmin Adı: DREDD / YARGIÇ DREDD

Gösterim Tarihi: 28 Eylül 2012
Dağıtım: UIP Filmcilik
İthalat: TMC Film
Tür: Bilim-Kurgu / Aksiyon
Yönetmen: Pete Travis
Oyuncular: Karl Urban, Olivia Thirlby, Wood Harris, Lena Headey


 Gelecek bir zamandayız. Amerika, radyokaktif bir çöplüğe dönüşmüş. Boston’dan tutun da, başkent Washington’a kadar uzanan doğu sahilli boyunca uzanan dev bir şehir var: 1 Numaralı Büyükşehir. Burada 400 milyon insan sürekli korku içinde yaşıyor. Şehre düzen getirmeye çalışan yegane kurum Yargıçlar. Onlar, hem kanun koyucu, hem yargıç, hem jüri, hem de infaz memuru. Hepsi bir arada! Bu Yargıçların en kıdemlisi ise, Dredd… Bir gün BaşYargıç, Dredd’e, Cassandra Anderson adında güçlü bir medyum olan yeni bir Yargıç adayını sınama görevini veriyor. İkisi o gün birlikte eğitime çıkacaklar. Göreve çıkan Yargıçlar, insaf nedir bilmeyen Ma-Ma çetesinin yönettiği, 200 katlı bir viraneden olan ve adı hiç de iyilikle anılmayan dev Peach Trees Binası’na yönelir. Her zamanki gibi, orada gene bir cinayet işlenmiştir. Görevleri, bunu araştırmaktır. İki Yargıç, Ma-Ma’nın sağkollarından birini tutuklamaya kalktıklarında, Ma-Ma binadaki tüm giriş ve çıkışları kapatarak çetedeki herkese bu iki Yargıç’ı vurma emri verir. Yargıçlar ansızın kendilerini bitmek bilmeyen bir ölüm-kalım savaşının içinde bulurlar.

John Wagner ve Carlos Ezquerra, 1977 yılında 2000AD için Yargıç Dredd’in gelecekte bir zamanda geçen maceralarını çizmiştir. Bu karakter daha sonra gelişmiş, maceraları ve içinde geçen karakterler arttıkça artmıştır. Bu çalışma, En İyi İngiliz Çizgi Romanı ve Dünyanın En İyi Çizgi Romanı seçilmiştir.

Yargıç Dredd, şimdi de yazar Alex Garland’ın son derece yaratıcı kaleminden çıkan, gelecekte bir zamanda geçen, yeni bir aksiyon filmi olarak sinemalara geliyor.

Bu konuda Alex Garland şunları söylüyor: “Ben Yargıç Dredd okuyarak büyüdüm.
2000AD dergisinde çalışan o inanılmaz yazar ve çizerler grubunun benim üzerimdeki etkisi büyüktür. Andrew, Allon ve ben yeni bir Yargıç Dredd uyarlaması yaptık ve bu kez adrenalin ve gerçekçilik bol olsun istedik.”

Üstelik Yargıç Dredd’in yaratıcılarından John Wagner ve 2000AD de bu projede yer almışlar: “Alex Garland’ın yazdığı senaryo, Yargıç Dredd’i çok sevilen bir kötü kahraman yapan orijinal esere son derece sadık. Yargıç Dredd hayranlarına duyurulur!”

 


Öyküyü Adam Gibi Anlatmak Gerek

John Wagner ve Carlos Ezquerra’nın çok sevilen çizgi romanı Yargıç Dredd’de uzak bir gelecekte yaşayan, sadece işine yoğunlaşan bir kanun adamının yaşamı anlatılmıştı… Hem de bundan neredeyse 40 yıl önce! O günden bu yana, bu kahraman hakkında sayısız roman, dergi, masa, kart ve bilgisayar oyunu, oyuncak, nevresim kılıfı, tilt makinası ve hatta sabahlık ve bir de büyük bütçeli ve başarısız bir Hollywood filmi yapıldı. 
 

1970’li yıllarda ve daha sonraki Thatcher döneminde, İngiltere’de döneminin en büyük mizah dergilerinden biri olan 2000AD haftada 100.000 tiraj yapardı ve o tarihlerde gencecik olan Alex Garland bu Yargıç Dredd dizisindeki karanlık, gizemli şiddete bayılırdı: “Bizim sokaktaki gazete bayisinde ilk defa 2000AD dergisini gördüğümde 10 yaşındaydım,” diyerek anlatmaya başlıyor senarist ve yazar o günleri: “Dergideki her şeye hayrandım ama en çok da Yargıç Dredd’e. Akranlarımın çoğunda da durum eminim vardır. Hepimiz o derginin ve karakterin izlerini bugünkü yaşamlarımızda görüyoruz çünkü en nihayetinde, Dredd büyükler için yaratılmış bir karakterdi. Ben Dredd okumaya başladığımda herhalde, onu okuma yaşına henüz gelmemiştim.Bu biraz, onsekiz yaşından büyükler için yapılmış bir filmi oniki yaşındayken izlemek gibi heyecan verici bir şey.”

Daha önce The Beach, The Tesseract ve The Coma adında roman ve 28 DAYS LATER, SUNSHINE ve NEVER LET ME GO gibi senaryo çalışmaları da olan yazar ve senarist Garland hayatı boyunca öykülerini çizgi romanlar aracılığıyla anlatacağını düşünmüş: “Babam çizgi roman çiziyor. Ben de hep bir çizer olacağımı düşünmüştüm. Sürekli çizgi roman çizerdim. Bu sayede, anlatım konusunda çok deneyim kazandım.”
 
Esas çizgi romanın yaratıcılarından biri olan John Wagner, Garland’ın bu karakteri böylesine sevmesini doğal karşılıyor ve Dredd’in bunca beğenilmesinin nedeninin, onun hem iyi, hem de kötü adam olmasından kaynaklandığını savunuyor: “O basbayağı kötü huylu bir polis. Bazen yaptığı her şeye hak veriyorsunuz. Bazen de şükürler olsun ki böyle adamlar artık yok diyorsunuz.” Wagner’e göre, iyilikle kötülüğün böyle zıtlıkla karışması bu karakteri efsanevi kılan asıl unsur: “Her ne kadar Dredd kendisini kötü değil de dürüst ve haklı görse de, onun gibi birinin sizin peşinize düşmesini hayatta istemezsiniz çünkü sonuçta kodesi boylarsınız.”

DNA Films şirketi kanatlarını açıp daha büyük bütçeli filmler çekmeye karar verdiğinde, filmin yapımcıları Allon Reich ve Andrew Macdonald Yargıç Dredd karakterinin haklarını satın almaya yönelmişler ve bu karakterin öyküsünü yazabilecek en iyi kalemin kesinlikle Garland olduğunda karar kılmışlar.

Karakterin haklarını aradıklarında ise karşılarına karmakarışık bir durum çıkmış. Macdonald olayı şöyle anlatıyor: “Durum arapsaçına dönmüştü. Film hakları bolca el değiştirmişti. Bir ara Disney’e geçmişti, sonra Stallone’ye. Hakları satın almak için iki yıl uğraştık.”

Macdonald ve Garland’ın aynı kanıda olduğu önemli bir nokta var: “Çizgi romanın film hakları Rebellion şirketindeydi. Bu şirketin sahipleri mallarına sıkısıkıya sahip çıkan ve onlar da birer yapımcı olan iki kardeştir. Ellerindeki şeyin ne kadar değerli olduğunu biliyorlardı ve onlar da, tıpkı bizim gibi, bu değerden büyük bir film yapılması gerektiğini düşünüyordu. Onları, bu işi yapmak için en uygun kişiler olduğumuza ikna etmek uzun sürdü ama o tarihte 28 DAYS LATER filmini yeni tamamlamıştık ve bu filmi de tıpkı onun gibi çekmek istediğimizi açık bir şekilde anlattık. Karakterin daha önce filme çekildiği o ilk proje, özel ve farklı bir film yapmaya kalkışmış ama bunu başaramadığı gibi, Dredd karakterine de büyük zarar vermişti. Onlar çizgi romanın ruhunu değiştirmişlerdi, bu büyük bir hataydı. Biz bunu yapmayacaktık.”
 

Bu konudaki eleştirilere Sylvester Stallone bile katılıyor. Bu konuda şu sözleri sarf ettiği söyleniyor: “O fırsatı kaçırdık… Dredd karakterindeki müthiş potansiyeli değerlendiremediğimize çok üzülüyorum. O proje çok daha büyük bir başarı getirmeliydi.” Ama bu kez, yapımcılar Wagner ve Ezquerra’nın yarattığı karaktere sadık kalmaya ant içmişler. Reich ve Macdonald, senaristin ve özgün metnin önemini ve bütünlüğünü asla inkar etmiyorlar.

Senaryo yazmak denen zorlu süreç sona erdiğinde, ortaya çıkan sonuç herkesi etkilemiş. Yapımcı Pete Travis bu konuda şunları söylüyor: “Alex’in yazdığı senaryoyu okuduğumda aklım başımdan gitti. Alex öyle bir öykü yazmış ki, etkisinde kalmanız için ille de bu çizgi romanın hayranı olmanız gerekmiyor. Eğer hehangi bir şehirde yaşıyorsanız, gördüğünüz şiddet olayları karşısında mutlaka korkuya kapılıyorsunuzdur ve işte DREDD de tam olarak böyle bir ortamda ve bizden çok da uzak olmayan bir gelecekte geçiyor. Alex, bence, son derece gerçekçi bir karakter yaratmayı başarmış.”

Andrew Macdonald ise bu konuya kısaca şöyle değiniyor: “DREDD filminin çekilebilmesinin nedeni, elimizde hem çok iyi bir karakter, hem de çok iyi bir senaryo olması. Bu senaryoyu kim okusa, bu filmi çekmek isterdi.”

Yorum bırakın